Sürekli Erteliyoruz

Bazen yapmak istediğimiz ve yapılması gereken işleri gözümüzde öyle büyütürüz ki , çözüm olarak başvurduğumuz ilk yol ertelemek olur. Tıpkı bir çalar saat gibi, erteleme ve ertelediği şeylere bir daha ulaşamama üzerine  kuruludur insan hayatı.

Belli bir yerlere gelmek için hayatın içerisinde bulunan güzellikleri, heyecanları ve önümüze çıkan fırsatları kaçırır ve hayatı ıskalarız. Çoğu zaman yaparken anlayamasak da, anladığımızda “ne yazık ki..”ler ile itiraf ederiz kendimize.

Zamansız gelen ölüm haberleri, acı acı çalan telefon sesleriyle hatırlarız yaşamı ertelemeyi.

Yıllar sonra, tren çoktan kaçınca anlarız  hayatı ertelemenin  ne kadar yanlış olduğunu.

Peki neden sürekli erteliyoruz?
Hayatımızın birçok alanında karşımıza çıkar erteleme alışkanlığı. Günlük hayatta, özel hayatta ve professiyonel hayatta… Bir çoğumuza musallat olan baş belası bu sıkıntıdan kurtulmak için öncelikli yapılması gereken, ertelemeye neden olan kaynakların bilinmesidir. “Gerçekten vaktin yetmemesi” dışında işlerimizi ertelemenin altında yatan bazı nedenleri ele alacak olursak:

Başarısızlık korkusundan dolayı erteleme.
İnsan, yapılacak olan işler, görevler ve bazı kararlar karşısında kendisini hazır hissetmez ve yetersiz görür, kaygılarından dolayı da o işi yapmak istemez. Durum karşısında eleştirilmeyi ve risk almayı kaldıramayabilir. Sonuç olarak kişi içerisinde bulunduğu durum karşısında çözüm yolları arayıp sorunla yüzleşmek yerine, bir deve kuşu misali kafasını kuma gömerek gizlenir. Elinden geldiğince de yapılacak işi, erteleyebildiği kadar erteler.

Mükemmelliyetçilik

Bu tür kişiler başarısızlık, olumsuz bir durum, eleştiri gibi durumlar karşısında  dayanıksızdırlar. Karakterleri gereği o işi yaparken detaylar içerisinde boğulurlar ve fazlasıyla vakit harcayarak kaybederler. Risk almaktan mümkün olduğunca uzak dururlar. Onların nazarında mükemmel sonuçlanması gereken iş gözlerinde büyür de büyür ve ertelemeye kadar gider.

Boşluk kaygısı 

Öyle insanlar oluyor ki amaçlarına ulaşmaktan korkuyorlar. Çünkü amaçlarına ulaştıklarında yapılacak başka bir şeyin olmayacağı düşüncesi onları kaygılandırıyor. Büyük bir boşluk içerisine gireceklerini düşünen bu tür kişiler de bu sebepten sürekli ertelemeyi çözüm olarak görüyorlar.

Unutmayalım ki..

Her şey eninde sonunda  bizde bitiyor. Hayatta her şeyi irdelemek gerekli.  Şartlar tam olgunlaşmadı diye mutluluğu ertelemek, hiçbir zaman mutlu olamamayı getirebilir. İnsan hangi koşullarda yaşıyor olursa olsun, içerisinde bulunduğu durumu kendisi için faydalı hale getirebilecek çözüm yollarına odaklanmalıdır. Belki de ara sıra mutluluk taklidi yapmak bile gerçekten mutluluğu getirebilir, kim bilir ? Yarın  burada olacağımızın garantisi olmayan bir dünya için ertelemenin bir anlamının olmadığını düşünüyorum.

Bizi yeterince erteleyen bir hayat için ertelemenin bir manası yok. Keşkesiz ertelemeden yaşamalı hayatı..

Burada yazıma son verirken, sizi Behçet Necatigil’in’ “Yaşamı Ertelemek” adlı şiirini okumaya davet ediyorum.


Yaşamı Ertelemek

Beni her ölüm etkiler
tanımasam bile üzülürüm
yitirilmiş ümitlere...
Hiç gerçekleşemeyecek ideallere...
Yaşanmamış sevgilere üzülürüm
bu yüzden korkarım yaşamı ertelemekten
ne yapılması, ne söylenmesi gerekiyorsa
söylenmeli, yapılmalı
seviyorsanız, sevdiğinizi bugün söyleyin
sevdanızı bugün yaşayın
işinizde yapılacak ne varsa bir an önce yapın
yarın çok geç olabilir
bir anda bitebilir her şey
yaşamak için acele edin bence
kısa yaşamışlıklar, yaşamamışlıklardan daha iyidir
geriye dönüp baktığınızda, keşkeler çoğunlukta olmasın
uzun vadeli hedefler için bile bugünden harekete geçmeli
yarınlar çok uzakta olabilir

daha okulda başlamıyor muyuz ertelemeye yaşamı
ilk hedef kolej, sonra üniversite
hep yarına yatırım bugünü sonra
yaşamamacasına
işe gireyim sonra...
Evleneyim sonra...
Çocuklar büyüsün sonra...
emekli olayım sonra....
sonra...
sonra...
sonra...

bir sürecin başında, ortasında yaşam her an sona erebilir
sonrası olmayabilir
fedakarlıklar güzel ama
unutmayalım (herkes kendi hayatını yaşar)

İnsanlar yaşadıkça yaşlandığını düşünür,
aslında insanlar yaşamadıkça yaşlanır...?
Sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
Siz böyle olsun istemezdiniz
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı

siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı

Behçet Necatigil


Ertelemeden yaşamanız dileğiyle..

Bu yazıyı beğendiğiniz mi? Paylaşın!

0 yorum :

Yorum Gönder